PSİKOTERAPİ NEDİR?
Psikoterapi; etimolojik olarak ‘psyche (ψυχή) – nefes, ruh’ ve ‘therapeia (θεραπεία) - iyileştirme, tıbbi tedavi’ anlamlarına gelen antik yunan kelimelerinden köken alır. Psikoterapinin kelime anlamı, ‘ruhun iyileştirilmesi’ demek olsa da, bu gereğinden iddialı bir anlam içermektedir. Psikoterapinin, insan olmanın ne anlama geldiğine ilişkin derin sezgisi, birey olma durumunun deneyimlenebileceği ve anlaşılabileceği birçok yoldan sadece biridir.
Psikoterapi için çeşitli tanımlamalar geliştirilmiştir. Bunlar arasından bana yakın gelen bir kaçını şöyle sıralayabilirim: “Psikoterapi, insanların sözel ve sözsüz etkileşimlerinde doğal bir potansiyel olarak bulunan iyileştirici gücü açık ve sistematize kılmaktır.- Edwin R. Wallace” veya “ Psikoterapi, çok geniş anlamda, düşünce, duygu ve davranışları, konuşma, ilişki kurma yolları ile etkileyerek değiştirme ve iyileştirme demektir.- Orhan Öztürk” Ben buna kendimce şöyle bir tanım ekleyebilirim: “Psikoterapi, bir içsel sıkıntısının çözümü için başvuran kişinin sıkıntısının hafifletilmesi, bu sıkıntıyı ortaya çıkaran tekrarlayıcı sorunların anlaşılabilmesi, iyileşme ve değişim sağlanabilmesi amacıyla, sözel ve sözlü olmayan etkileşim ve terapötik ilişki yöntemleri aracılığıyla farkındalık geliştirilmesi sürecidir.”
Kendisi de psikoterapist olan Rollo May terapiye ilişkin şöyle demiştir: “Bir terapist, 'hastaları' olarak adlandırılan ve kendisine hayattaki önemli meselelere dair her gün yeni bir şey öğreten insanlara derin bir minnet duygusundan başka ne hissedebilir doğrusu bilemiyorum.”
Psikoterapi sürecine ilişkin genel bilgiler:
Psikoterapi süreci; hastanın yaşantılarının en gerçek anlamında kavranmasını gerektirir. Empatik anlayış; hastanın kendisini nasıl hissettiğine ilişkin bilgiden çok, hastanın ne hissettiğini gerçekten hissetme yeteneği demektir. Psikoterapinin düzeltici etkisi, terapistin, önyargılı kavramları bir yana koyarak hastanın yaşantısının içine girme, onun olduğu yerde olma ve gerçekten onun paradigmasını paylaşma düzeyine bağlıdır. Terapötik ilişkinin en tedavi edici yönü ‘orada bulunmaktır’. Terapistin, hastayla mümkün olduğunca ‘kendisi’ olarak birlikte olması, ilgiyle dinlemesi, alçakgönüllülükle ve duyarlılıkla iletişime girmesi ve onu varoluşunun dolaysızlığı ve bütünlüğü içinde kavramaya çalışması gerekir.
Psikoterapinin yardımcı olduğu sorunlar arasında; günlük yaşamla baş etmedeki güçlükler, ilişki sorunları, sevilen birinin kaybı ya da ayrılık gibi travmalar, depresyon veya anksiyete gibi belirli ruhsal bozukluklar bulunur. Birkaç farklı psikoterapi türü vardır: hastaların davranışlarını veya düşünce kalıplarını değiştirmelerine yardımcı olan psikoterapiler, hastaların geçmiş ilişkilerinin ve deneyimlerinin şimdiki davranışlar üzerindeki etkisini keşfetmelerine yardımcı olan psikoterapiler ve diğer sorunları belirli şekillerde çözmeye yardımcı olmak için uyarlanmış psikoterapiler gibi. Bazı psikoterapi türleri belirli sorunlar konusunda daha iyi sonuç verebilir. Terapi tipinin seçimi, hastanın özel hastalığına, koşullarına ve tercihine bağlıdır. Terapistler, tedavi gören kişinin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak için farklı yaklaşımlardan unsurları birleştirebilir.
Psikoterapiler kısa süreli (12-24 seans) olabileceği gibi, daha uzun süreli de olabilir. Seanslar genellikle haftada bir veya iki kez, bazen de 2 haftada bir kez uygulanır. Seans süreleri 30- 45 dk arasında olabilir. Terapinin hedefleri, ne sıklıkta olacağı ve ne kadar süreceğine ilişkin düzenlemeler hasta ve terapist tarafından ortaklaşa planlanır. Psikoterapi tek başına uygulanabileceği gibi, gerekli olduğunda ilaç tedavileriyle de desteklenebilir.