Anksiyete Bozuklukları

KAYGI KAVRAMI

Klasik tanımıyla kaygı; yaşamı tehdit eden ya da tehdit şeklinde algılanan, rahatsız edici bir endişe ve korku duygusudur. Kaygı kavramı, ‘anksiyete, sıkıntı, iç daralması, bunaltı, ürperti, boğuntu, daralma, bulantı ya da can sıkıntısı’ gibi terimlerle tanımlanmıştır. Kaygının özünü oluşturan belirgin özellikler nedenlerin belirsizliği ve yokluğudur. Korku belli bir nesneye yöneliktir, kaygının ise nesnesi yoktur. Kaygı durumunda tehlike öznel ve gizlidir, korku durumunda ise nesnel ve görünen bir şeydir. Kaygıda; tehlikeye yönelik abartılı bir tepki, hatta varsayımsal tehlikelere yönelik bir tepki açığa çıkabilir, korkuda ise genellikle kişinin karşılaştığı tehlikeye orantılı bir tepki verilir. 

 İnsan, varoluşundan dolayı belli korku ve kaygılar hisseder. Yaşamımızı şekillendirmenin ağır sorumluluğu altında ‘bunaltı’ hissetmemiz kaçınılmazdır. Kaygı bir düzeye kadar, yaşamdaki zorluklarla baş edebilmemiz açısından uyumsal ve gereklidir. Ancak, kaygının düzeyinin artması, bizi ‘paralize’ edebilir ve hayat yolunda ilerlememize engel olabilir. Bu noktada, bir psikiyatrik destek ve müdahale gerekli olabilir.

Dinamik kuram açısından kaygı; ‘nesneyi kaybetme tehlikesine yönelik bir tepki, kişinin onaylanmayacağı ya da reddedileceği beklentisi, ayrılık endişesi, güvenli bağlanmanın yokluğu’ şeklinde tanımlanmıştır. Varoluşsal kuram, insandaki temel kaygının asıl kaynağı olarak ‘ölüm endişesini’ görmüştür.  Bilişsel kurama göre ise, ‘anksiyetenin nedeni olayların kendisi değil, kişinin beklentileri, bu olayları nasıl ve ne biçimde algılayıp yorumladığıdır’.

ANKSİYETE BOZUKLUKLARI

Araştırma bulgularına göre, anksiyete bozuklukları dünyada en sık görülen psikiyatrik bozukluklardır. Dünyada yaygınlık yaklaşık %7,3, ülkemizde ise %6,7 civarındadır. Kadınlarda erkeklerden iki kat fazla görülür. Başlangıç yaşı genellikle 10-25 yaş aralığındadır. Özgül fobi en yaygın olanıdır, ardından panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğu gelmektedir. Bazı anksiyete bozuklukları iyileşme ve tekrarlama dönemleriyle seyrederken, bazıları kronik bir seyir izleyebilir.

 Özgül Fobi:

Özgül fobi, belirli bir nesne veya durumla ilgili klinik olarak önemli anksiyete ile karakterize edilen ve tipik olarak kaçınma davranışına yol açan bir anksiyete bozukluğudur. Sık görülen biçimleri; ‘hayvanlar, böcekler, rakım, kapalı yerler, araba kullanma, biniş, kan görme, enjeksiyon yaptırma’dır. Özgül fobi tedavisinde en etkili yöntem psikoterapidir. İlaç tedavisi, sınırlı bir role sahiptir. 

 Panik Bozukluğu:

Panik bozukluğu, kendiliğinden ve beklenmedik panik ataklarla seyreden bir anksiyete bozukluğudur. Panik atak sırasında; ‘çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, boğulma hissi, göğüs ağrısı, mide bulantısı, üşüme veya ateş basması, uyuşmalar, baş dönmesi veya baygınlık hissi, kontrolü kaybetme veya delirme korkusu, ölüm korkusu’ görülebilir. Tekrarlayan panik ataklar arasında; ek ataklar geçireceğine ilişkin ve atakların sonuçları konusunda sürekli endişe duymak (beklenti anksiyetesi), ayrıca ataklar nedeniyle davranışlarda önemli değişiklikler (kaçınma davranışları) söz konusu olabilir. Panik bozukluk tedavisinde; psikoterapi, ilaç tedavileri veya her ikisinin birlikte uygulanması önerilmektedir. 

Sosyal Anksiyete Bozukluğu (Sosyal Fobi)

Sosyal ve/veya performans durumlarında, başkaları tarafından olumsuz değerlendirileceğine ilişkin yoğun bir korku ile karakterize bir ruhsal rahatsızlıktır. Sıklıkla görülen belirtileri; ‘yüzün kızarması, sesin titremesi, çarpıntı, kendisini küçük düşürecek yanlış bir şey yapma korkusu’dur. Korkulan durumdan kaçınılır veya sıkıntıya katlanılır. Kaçınma, korku veya sıkıntı, kişinin gündelik rutinlerini veya işlevlerini önemli ölçüde etkiler. Sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinde; psikoterapi, ilaç tedavileri veya her ikisinin birlikte uygulanması önerilmektedir. 

 Yaygın Anksiyete Bozukluğu

En az 6 ay boyunca hemen her gün ortaya çıkan, kontrol edilmesi güç kaygı ve endişe ile karakterize, belirgin sıkıntı ve işlev kaybına yol açan bir bozukluktur. Kişi bunaltıyı sanki kötü bir haber alacakmış, bir felaket olacakmış gibi nedeni belli olmayan bir sıkıntı, bir endişe duygusu olarak algılar ve tanımlar. Sık görülen belirtiler; huzursuzluk veya gerginlik hissi, kolayca yorulma, konsantre olmada güçlük, sinirlilik, kas gerginliği ve uyku bozukluğu’dur. Yaygın anksiyete bozukluğu tedavisinde; psikoterapi ve ilaç tedavilerinin birlikte uygulanması önerilmektedir.